Uzun yıllardır İskenderun nostaljisi üzerine ve ekonomik, sosyolojik köşe yazıları yazan, Ses Gazetesi Köşe Yazarlarından Mehmet Haşmet Kolağası, ‘İskenderun Nostaljisi’ adlı kitabını okurlarıyla buluşturdu.
İki bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde İskenderun’un nostaljik hatıralarını, ikinci bölümünde ise güncel, tarihi, sosyolojik ve ekonomik makaleleri paylaşan Yazar Kolağası, gazetemizi ziyaret ederek, Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Rızkullah Terbiyeli’ye imzalı bir kitabını hediye etti.
2008, 2009 ve 2010 yıllarında kaleme aldığı makalelerini derleyen Yazar Kolağası; “İskenderun’un yakın tarihi ve hayat tarzı ile ilgili çok az şey bilinmektedir. Buna katkımız olmasını istediğimizde, hayatımızın önemli bir parçasını oluşturduğunun farkına vardık. Okurken yazıların 2008-2009-2010 yıllarında yazıldığını akılda tutmak gerekir.
İskenderun ve çevresinde insan varlığı tarihin ilk dönemlerine kadar uzanmaktadır. Kayıtlı tarihteki ilk tespitler İskenderun’un milattan önce 2000 yılında Hitit krallığına bağlı Kadu Beyliği’nin başkenti olduğudur. O zamanlar şehrin, bir kaç kilometre batıda ve sahil kıyısında olduğu anlaşılıyor. Milattan önce 1200 yılında Myriandrus adında bir Fenike kolonisi idi. Milattan önce 600’lü yıllarda Hurri adında bir Türk kabilesinin egemenliği altında olduğu kayıtlarda mevcuttur. Milattan önce 333 yılında İskender tarafından Persler’den alınarak adı Alexandretta olarak değiştirildi.
İpek Yolu üzerinde olan İskenderun iki defa önemini kaybetti. Bunlardan birincisi Ümit Burnu’nun keşfi, diğeri de Süveyş Kanalı’nın açılmasıdır. Ancak 1. Dünya Harbi’nden sonra önemi tarihte olmadığı kadar artmıştır. Tüm ulaşım yollarının kavşak noktasında olması nedeniyle 1918’de önce İngilizler, ardından Fransızlar tarafından işgal edildi. Bu dönemde ‘İskenderun Sancağı’ adıyla bölgenin başkentiydi. Tarih boyunca 2 defa Başkent olduğu bilinmektedir. Bugün Orta Asya’dan Yemen’e Balkanlardan Kuzey Afrika’ya kadar bölgenin, Doğu Akdeniz’in ve ticaret yollarının güvenliği için son derece stratejik bir konumdadır.
1900’lü yılların başında İskenderun’da üç adet liman vardı. Birincisi bugünkü balıkçı barınağının bulunduğu yerde, ikincisi Merkez Bankası’nın karşısında, üçüncüsü de Garnizon komutanlığı’nın karşısındaydı. Bu üçüncü Liman iskelesinin son deniz doldurma çalışmalarıyla, 2009 yılında demir kazıkları da kayboldu. Tarihinin en parlak günlerini yaşamaya henüz başlamadığına inanılmaktadır. Hoşgörü ve barış körfezi olan İskenderun, umarım sonsuza kadar layık olduğu konumunu muhafaza eder” diyerek kitabını özetledi.
Mehmet Haşmet Kolağası Kimdir?
1954 yılında Antakya’da doğdu. Aynı yılda babasının tayini nedeniyle İskenderun’a yerleşti ve o tarihten itibaren hayatını bu şehirde geçirdi. İl, orta ve lise eğitimini İskenderun’da tamamladı. Yüksek öğrenimini Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde tamamladı. 1997 yılına kadar Mali Müşavirlik yaptı. Bundan sonra yerli ve yabancı şirketlerde danışmanlıklar yaptı. Halen İskenderun nostaljisi üzerine v ekonomik, sosyolojik köşe yazıları yazmaktadır. Kişisel gelişimle ilgili çalışmaları da vardır. Evli ve iki çocuk babasıdır. (Haber: Helga TERBİYELİ)