Değerli okurlarım, şuanda içinde bulunduğumuz mevsim ne olursa olsun hiç önemli değil. Mevsimler etkinliklerden yararlanılarak o kadar anlamlı sporlar yapılıyor ki, bunların hepsi de bilgileriniz dahilinde. Sadece, bir spor var ki, sektör konumunda olup, yaza kışa, soğuğa, sıcağa meydan okumaktadır. Bu sporun karizmasını bu makalemde ayrıntılı biçimde sunmaya çalışacağım.
Efendim, elimizde olmayan nedenlerle, yani istesek de istemesek de bizleri olumsuz yönde etkileyen, biraz da rehavete sevk eden bir mevsim vardır ki, soğuk ve kasavetli olmasından dolayı buna kış mevsimi demişler. Öyle bile olsa, bu mevsimde spor yapılmaz dememişler ve de yasak da konulmamıştır. Nedense bu mevsimde insanlar (amatör sporcular, kendi için spor yapanlar) birazcık tembelleşir. Evlerini ve kapalı mekânları daha çok tercih ederler. İnsanoğlunun doğasında bu mevcuttur.
Ancak, kış sporları bütün hızıyla devam eder ama bu sporlar da belli aylara, haftalara sıkıştırılmıştır. Bunun da nedeni malum! Sağanak halinde yağan yağmurun altında, buz gibi soğuk havalarda ve özellikle açık alanlarda her hangi bir sporun yapılacağı düşünülemez. Lapa lapa kar yağarken yapılan kayak sporu ve yarışları ile beraber, kayakla yüksek atlama sporu da yapılır ki, bu spor çok ilginç bir spor dalıdır.
Kayak teçhizatıyla yüksek ve uzun atlayan bu sporculara, rengi, dili, dini be olursa olsun saygı duyuyorum. O naklen programları sonuna kadar izliyorum. Dile kolay, hiçbir güvencesi olmadan, çıkış panelinden kayarak en az yüz metre havada uçan bu sporcular, o sporu ne için yapıyorlar, inanın anlamakta güçlük çekiyorum. Bizim böyle sporla fazlaca bir samimiyetimiz nedense yoktur. Sadece yılın altı ayı kar altı yatan doğu bölgelerimizde, havayı biraz olsun yumuşatmak, karlı alanlarda spor yapıldığında belirtmek için, (bildiğiniz gibi, Kars ve Ağrı bölgelerinde) kayak sporu yapılıyor ama yine de bir derecemiz maalesef bulunmamaktadır.
Yılın 5-6 ayı kar altında olan doğu illerimizde, yaşam felce uğramıştır, hayat sadece evlerde varlığını sürdürür. Bu nedenle de, doğu illerimizde nüfus hızla artmaktadır ve buna paralel olarak da batıya olan ilgi ve göç, daima gündem oluşturmaktadır. Aş ve iş olmadığı sürece bu göçlerin önüne geçilmez.
Avrupalı, en olumsuz hava koşullarında bile, işinden ya da fabrikasından çıkış evine giderken ve de yarınlarda ne yapacağını planlarken, bizim insanlarımız kahvehanelerden çıkıp evlerine giderken, ertesi günü de daha erkenden oraya gidip o mis gibi havayı teneffüs etmeyi düşünürler. Avrupalıyla aramızdaki fark, gözle gözükür şekilde budur.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA