Değerli Okurlarım, 24 Aralık; meslek hayatımda hassasiyet gösterdiğim çok önemli günlerden biridir. Bu kutsal günü Noel’le ya da onun simgesi Noel Baba ile örtüştüremeyeceğim. O gün için özel bir sayfa hazırlayıp sizlere sunacağım. Bu özel günü yeni değil, en eski tanıyanlardan biriyim. Bir muhterem vasıtasıyla tanıdığım bilgi sahibi olduğum 24 Aralık, dürüst olmam gerekirse o zamanlar bana fazla bir şey vermemişti. Daha sonra sonraki yıllarda bu kutlu gün bana çok şeyler çağrıştırmaya başladı ve hakkında araştırmalar yapma zarureti doğurdu.
Bazı gerçekleri şu şekilde açıklayabilirim. Yeni Ahit’te Aziz Luka’ya göre İncil’in 1. Bap, 12. ayetinde şöyle yazar: Melek dedi ki; “Size bir müjde getirdim. Bugün Davut’un diyarında kurtarıcı doğdu.” Aceleyle gittiler ve Meryem’i, Yusuf’u, samanlıkta yatan çocuğu gördüler…
Hepinizin anladığını düşünüyorum. Yukarıdaki ifadeler Hazreti Meryem’in İsa Mesih’i doğurduğu anı tasvir ediyor. Zaten Aziz Luka’nın bu aktarış biçimi, Matta, Markos ve Yuhanna tarafından kaleme alınmış diğer Ahid’i Cedid İncil’lerinde de aynen aynı şekilde zikredilir. Söz konusu kutsal olay bu dine mensup olanların Noel’ini oluşturuyor. Hepsi değilse bile, Hıristiyan Alemi’nin büyük çoğunluğu 24-25 Aralık’ta Hz. İsa’nın doğumunu kutluyor. Hepsi değil dedimse nedeni şudur:
Bildiğiniz gibi, Julyen ve Gregoryen takvimleri arasındaki farktan dolayı, örneğin; Rus veya Sırp yahut Ermeni ya da Grek Katolik Kiliseleri aynı Noel’i 6 Ocak’ta idrak ederler. Oysa diğerleri bu tarih, kâhinleri bebeği ziyarete gittiği “Epifanya” yortusudur. O muhterem bana böyle öğretmişti. Yine de teolojik konulara girmek üzerime fazlaca vazife değildir. Yanlışa düşmekten endişe ederim.
Şu anda söylemek istediğim, yerli, yabancı Hıristiyan yurttaş ve misafirlerimizle, aynı zamanda çalışma arkadaşlarımın bu kutsal günlerini içtenlikle kutlarım. Daima sağlık ve afiyetle olunuz. 24 Aralık’larda bu sanat sayfasını hazırlarım, sizlerde lütfedip okursanız mutlu olurum. Hepinizi sevgiyle kucaklarım. Bu günün tüm âlemlere hayırlara vesile olmasını dilerim.
Bu günün önemini, paskalyalarda renkli yumurtaların tadını marketlerin vitrinlerini süsleyen o muhteşem renklerden de tanıyorum. Cennette olduğuna inandığım bir muhterem sayesinde öğrendim, ezberlediğim ve de yaşadım. O’nun da bu bayramını içtenlikle kutluyorum.
Efendim, bu sanat yazımı fazla uzatmak istemiyorum. Gönül köşem sütunlarımda da beğeneceğiniz paragraflar sunacağım. Böyle kutsal günlerde Cenab-ı Allah’tan güzel şeyler isteyelim. Mutlaka kabul edecektir.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Noel’in Hatırlattıkları
Değerli okurlarım, yandaki sanat yazımda oldukça umutsuz ifadeler kullandım. Başka bir şey yazmak içimden gelmedi, beni bağışlayın. Ancak, NOEL BABA’dan söz etmezsek yeni yıla girmemiş oluruz, bu yılı yaşamamış oluruz. Hani şu, göbekli, çizmeli, mavi kukuletalı, pembe yanaklı ve sırtında hediye torbasıyla bir tonton var ya işte ondan söz etmeye çalışıyorum.
Efendim, burada bir özveri söz konusudur. Burada söylenen tatlı bir yalanın sonuna kadar arkasında durmak vardır. Hem de asırlardan beri, usanmadan, bıkmadan ve de gözünü kırpmadan, adam gibi adam olmaya halel getirmeden. Burada öylesine bir özveri var ki, bir iki satırla anlatabilmek mümkün değildir ya, hoşgörünüze sığınarak anlatmaya çalışacağım, bana öğretildiği kadarıyla.
Hıristiyan âleminin dünya insanlarına hediye ettiği bu erdem dolu günleri biraz daha açmak istiyorum. Belli günler, yeni yıl yaklaşırken çocuklar hediye istemeye başlarlar ve NOEL BABA’da onların bir dediğini ikilememiştir. Kapıdan ya da bacadan onları mutlu etmiştir.
Çocukluğumda, merhum babamdan bir şeyler talep ettiğim de aldığım yanıt oldukça ilginçti, hiç aklımdan çıkmıyor… “BAYRAMDA ALACAĞIM OĞLUM…” Bayrama daha çok var. Fakat bu ifade beni umutlandırıyor ve rahmetli babamı da rahatlatıyordu. Bu nedenle bayramlar belli günler çocuklar için çok özel günlerdir. Yeni giysiler alındığında sabaha kadar uyumaz ve onları koynumuza alırdık. Bu anlattıklarım hem bir anı ve aynı zamanda kıssadan hisseydi. Bütün babalar aynı duyguları taşıyor demek ki…
Hediyenizi Noel Baba getirecek ifadesi kullanıldığında, Çocuğun gözünde bu tonton ihtiyar büyüdükçe büyüyor. Alınan hediyeleri ve, kapıdan ya da bacadan Noel BABA’nın getirdiği düşünülüyor. Bu tatlı yalan bir defaya mahsus değil ki. Asırlardan beri devam ediyor. Çocuklarda büyüdüğünde bu tatlı yalanın arkasında duruyorlar. Onlarda çocuklarına aynı numarayı çekiyorlar. Zararı olmamakla birlikte, yararı anlatılamayacak kadar fazla bu tatlı yalanın…
ŞUNLARA DİKKAT EDERSENİZ İYİ OLUR…
Çocuğunuz Noel Baba’ya inanmıyorsa üzülmeyin. Çocuğunuz büyümüştür. Yeni yılı dışarıda geçireceksiniz, bunu çocuğunuza söyleyin, sosyal bir ailesi olduğunu öğrensin. Çocuğunuz hediye istemiyorsa dikkatli olun. Ya acı çekiyordur ya da kendini cezalandırıyordur. Bugün dilediğiniz kadar çocuğunuzun hayal dünyasını eşeleyin. Hediye siparişleri alın. Noel Baba’nın bacadan inişini, geyiklerini anlatın. İnanmıyorsa üzülmeyin, o artık yetişkinler sınıfına girmiştir.
Yeni yılın önemli bir yanı, tükettiğimizden, eski yıldan alacağımız kalmadığından, yeni yılda alacaklarımızı öğrenmek sanırım hoşumuza gider. Sağlıklı olalım ki, yeni yıldan beklentilerimizi ve hatta alacaklarımızı tahsil etmeye gücümüz olsun. Bu işin raconu budur.
Sevmeyi, sevgiyi, sevgi dolu olmayı aklımızdan çıkarmayalım. Sevmenin yaşı yoktur. Deneyin faydasını göreceksiniz. Yeni yılınızı en iyi dileklerimle kutlar, üstün başarılar dilerim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Ahmaklık Hastalığı
Merhum bir yazarımız “Bu milletin % 60’ı ahmaktır” dediğinde yer yerinden oynamıştı. Rahmetli gerçekten haklıymış. Sonunda ahmaklıklarını ispatladılar. Ahmaklık hastalığı yediklerimizle içtiklerimizle değil, Allah tarafından verilen bir ceza gibidir. Tedavisi var mı yok mu bilmiyoruz. İrsimidir, onu da bildiğimizi söyleyemeyiz.
Hiçbir rahatsızlıkla değerlendirilemez. Bir ölçüde belaya uğramaktır. Nohut ya da kömürle ilgisi var mı dersiniz, bunu kesin olarak bilseniz bile kimseye söyleyemezsiniz. Hemen içerdesiniz ve çıkmanız da mümkün değil. Yanlış yapanlara ya da rahatsızlığı olanlara acınır ve şifa dilenir. Fakat ahmaklık hastalığına yakalananlar etrafına zarar verir.
Cenabı Allah, ahmaklara paye verir ama ahmaklığı da üzerlerinden almaz. Hepiniz buna inanın ki, ahmaklar sandığa bile saklansalar fayda etmez. Onların cezasını Yüce Allah verir. Benim Kasımpaşalı bir arkadaşım var, kendisi yengeç gibidir. O da ahmak, diğerleri gibi…
Günün Sözü
Ahmakların Cezası Allah’a Aittir.
Öcal’dan İnciler
Ahmaklar Cennete Giremez!