Günaydın sevgili okuyucularım nasılısınız bu sabah? “Kendimi bildiğimden beri hangi durumda olursam olayım 23 Nisan’da neşeli olurum. Bu hiç değişmedi ve dilerim değişmez hiçbir zaman” demişim bir zamanlar. Ancak üzerinden çok geçmeden değişti ve şimdi eser kalmadı bizde neşeden. Neyse ki yaradılışımız gereği içimizde hala nefes almaya çalışan bir çocuk yaşıyor. Ve o zorla nefeslenmeye çalışan çocuk her şeye rağmen bize umut olmaya devam ediyor. Oysa içimizdeki çocukla dışımızdaki çocuğun yaşadığı tarih öncesi bir zamanda neşemiz kaygısızdı ve hüzün denen kara melekten hiç haberimiz yoktu. Bütün melekler beyaz pembe olurdu ellerindeki sihirli değnekler pırıl-pırıl parlardı, dünyada ve gökyüzünde süzülürlerdi bizi takarak kanatlarına…
Ancak kara kanatlı kara melek bir gün geldi çöreklendi aydınlık, neşe dolu beyaz pembe sarı meleklerin dolaştığı özgür çocukluğumuzun özgür ruhuna. Ve neşemize hüzün karıştı kuşku karıştı derin bir düşünce esir etti bizi. Çok düşünmezdik oysa bir zamanlar, kutladığımız bayramın, bize armağan edildiğini bilirdik. Biz kimdik peki? Büyük Türk Atatürk’e göre… Biz bir ülkenin geleceği umudu neşesi sevinciydik. Bu yüzden bize armağan etmişti. Ulusal Egemenlik bayramını, “Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı” adı altında… Dünyada hiçbir çocuğa nasip olmayan bir armağan…
Atatürk, babadan oğla kalan saltanat yönetimini kaldırmış yerine halkın iradesini simgeleyen Büyük Millet Meclisini 23 Nisan 1920’de. Ankara’da açmış ve “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demiş. Ve kuruluş felsefesi bu olmuş. Ve sonra biz çocuklara armağan etmiş… Çünkü bize güveniyordu damarlarımızda özgür akan kana inanıyordu. Ve biz bu özgürlüğü hala taşıyoruz, damarlarımızda neşemiz yerini karamsarlığa bıraksa da.
Ve biz bugün korona hanımın getirdiği yasakların gölgesinde 23 Nisan Egemenlik ve çocuk bayramını kutluyoruz. Ve içimdeki çocuk canı gönülden dilemeye devam ediyor. Sonsuza dek bu bayramı ve diğer bütün bayramları şerefle onurla kutlarız. Bastığımız toprakların değerini daha çok bilerek ve her adımda bu topraklar için torağa düşen ecdadımızı incitmeyiz.
Ve biz her 23 Nisan’da yine çocuğuz Atatürk’ün armağan ettiği günü yaşamak için bütün çocuklarla büyüklerle ve büyük büyüklerle evlerimizde coşkumuzu yaşamaya çalışıyoruz.
Ve 23 Nisan’a nasıl gelindi? İstanbul’un işgalinden üç gün sonra, Atatürk 19 Mart 1920 tarihinde bildiri yayımladı. Bildiride, olağanüstü yetkiler taşıyan bir Meclisin Ankara’da toplanacağı, Meclis’e katılacak üyelerin nasıl seçilecekleri, seçilenlerin en geç on beş gün içinde yapılması gereği, kesin ve kararlı ifadelerle yer alıyordu. Ayrıca, dağılan Meclis-i Mebusan’ın üyeleri de Ankara’daki Meclis’e katılabileceklerdi.
Ankara’nın o günkü şartlarında Meclis’in toplanabileceği elverişli bir bina yok gibiydi. Sonunda, İkinci Meşrutiyet döneminde, İttihat ve Terakki Cemiyeti kulübü olarak yapılmış tek katlı bir bina uygun görüldü. Eksik kalmış yapı tamamlandı, okullardan toplanan ve halkın katkısıyla sağlanan eşyalarla donatıldı. Hazırlıklar tamamlanınca, Atatürk 21 Nisan’da yayınladığı ikinci bir bildir ile, Meclis’in 23 Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin nasıl yapılacağını duyurdu.
23 Nisan 1920 Cuma sabahı erken saatlerde, Ankara’da bulunan herkes Meclis Binası çevresinde toplandı. Halk, kendi kaderine sahip çıkmanın coşkusu içindeydi. Hacı Bayram Câmii’nde kılınan öğle namazından sonra, Meclis binası girişinde bir tören yapıldı. Saat 13.45’de, Ankara’ya gelebilen 115 milletvekili Meclis salonunda toplandı.
Parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey (1845), Başkanlık kürsüsüne çıktı ve aşağıdaki konuşmayı yaparak Meclis’in ilk toplantısını açtı.
“Burada bulunan Saygıdeğer İnsanlar, İstanbul’un geçici kaydıyla yabancı kuvvetler tarafından işgal olunduğu ve bütün temelleri ile halifelik makamının ve hükümet merkezinin bağımsızlığının yok edildiği hepimizce bilinmektedir.
Bu duruma baş eğmek, milletimizin, teklif olunan yabancı köleliğini kabul etmesi demektir. Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak için kesin olarak kararlı bulunan ve ezelden beri hür ve başına buyruk yaşamış olan milletimiz, kölelik durumunu son derece ve kesinlikle reddetmiş ve hemen vekillerini toplamaya başlayarak Yüksek Meclisimizi meydana getirmiştir. Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah’ın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi’ni açıyorum.”
Bu açılış konuşmasında, millî egemenliğe dayalı yeni Türk parlamentosunun adı da ‘Büyük Millet Meclisi’ olarak konulmuştu. Bu ad herkesçe benimsendi. Daha sonra Atatürk’ün tüm konuşmalarında yer aldığı şekliyle ve ilk kez 8 Şubat 1921 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesinde de yazılı olarak, ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ (TBMM) adı kalıcılık kazandı.
TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa’yı (Atatürk), başkanlığa seçti. Mustafa Kemal Paşa, kendi öncülüğünde kurulan TBMM’nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürdü. TBMM, açılışından iki gün sonra, sadece yasama değil, yürütme gücüne de sahip olacak hukukî ve siyasî yapısını düzenleme çalışmalarına başladı.
İlk meclis başkanı Mustafa Kemal Atatürk…
Bu düzenlemeler, TBMM’nin tam bir “güçler birliği” ilkesini benimsediğini göstermişti. 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun. Sağlıkla ve Sevgiyle Birlik ve Beraberlikle Her Zaman Sevgili Okuyucularım. Yase
Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi
Günün Şiiri
23 Nisan 1920
23 Nisan 1920,
Kurtuluş Savaşı günleri.
Tek bir yumruk oldu,
Yurdun ileri gelenleri.
23 Nisan 1920,
Açıldı Millet Meclisi.
Kabul edildi böylece,
Milletin egemenliği.
23 Nisan 1920,
Coşku sardı her yeri.
Tanıdı tüm devletler,
Önder Mustafa Kemal’i.
Birkan Soylu
Dünya Çocuk Bayramı
Kiminin saçı siyah,
Kiminin saçı sarı…
Ankara’da buluştu,
Dünyanın çocukları.
Her Yirmi Üç Nisan’da
Tekrarlanır bu olay.
Buluşma nedenini,
Açıklamak çok kolay.
Bu kocaman dünyada
Ülke sayısı çoktur.
Oysa ki hiç birinin
Çocuk Bayramı yoktur.
Dünyanın çocukları
Yurdumuza koşuyor,
Her Yirmi Üç Nisan’da
Cıvıldaşıp coşuyor.
Türkiye konuklarla,
Kalpler sevgiyle dolsun.
Dünya Çocuk Bayramı
Herkese mutlu olsun!
Altan ÖZYÜREK
Egemenlik Ulusundur
Egemenlik ulusun olduğu günden beri,
Her gün daha çok artan bir zevkle yaşıyoruz.
Biz seyredenlerin kamaşıyor gözleri,
Asırları yılların içinde aşıyoruz…
Artık maziye gömdük mesafeyi, zamanı;
Her geçen gün andırır bir 23 Nisanı.
Kalplerde inkılabın bilinçli heyecanı,
Mukaddes hedeflere hızla yaklaşıyoruz.
Yolumuzda ışıktır demokratik meş’ale,
Biz milletçe bağlıyız ulusal ülkülere.
Heybetli bir çığ gibi bütün ulus el ele.
Yeni bir medeniyet için uğraşıyoruz.
Bugün yirmi milyon Türk bir tek kalp, bir tek vücut;
Hepsinde aynı hamle, aynı güvenli umut.
Yuvalar şenlik dolu, gönüller ferah, mesut…
En kutlu bir hayatın zevkini taşıyoruz.
Halil Refet TANIŞIK
Günün Sözü
Milletin bağımsızlığını yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Bu millet bağımsızlıktan yoksun yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk