23 Nisan Neşe Doluyor İnsan… Hep Yeniden Hep Yeniden

0
177

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Terör hayatımızın bir parçası oldu nerdeyse. Her gün şehit haberleri geliyor. Her gün bir değil, üç dört, beş eve ateşler düşüyor. Bazılarına iki defa isabet ediyor. Ve nerdeyse ateş almayan ev kalmadı sevgili ülkemizde. Bu yetmezmiş gibi Kilis’te her gün bir patlama, her gün bir tedirgin bekleyiş var! İnsanlar diken üzerinde yaşıyor orada. Ve hepimiz diken üzerinde yaşıyoruz, hepimiz tedirgin ve isyan içindeyiz. Ancak bu yüzden teröre boyun eğip evlerimize de sinecek değiliz.

Yüzyıl önce değildi! Ama huzuru, barışı, sevgiyi, saygıyı özledik! Bu topraklar üzerinde anaların ağlamadığı, çocukların tecavüze uğramadığı, suçlunun suçsuz, suçsuzun suçlu olmadığı zamanları, dinimizi, inancımızı, namazımızı, orucumuzu reklam etmeden evlerimizde bir birimizden dahi gizlenerek yaşadığımız, o huşu dolu zamanları özledik. Bayram, tiyatro festivalimizin, 1 Mayıs bahar bayramının, terör korkusu yüzünden, ya da gerçek tarihini aslında bilmediğimiz sevgili peygamber efendimizin doğum günü ki, İslam’ı kabul etmiş toplumlarda yalnız bizim ki, o da birkaç zaman öncesi adet olan kutlamaları yüzünden resepsiyonların iptal edilmediği zamanları!

Kutlamakta olduğumuz ulusal egemenlik ve çocuk bayramı olan 23 Nisan 1920 günü; aslında bir ulusun yeniden dirildiği gün… Egemenliğin, yeniden ve çok güçlü olarak millette verildiği gün… Dört yıl süren birinci dünya savaşından sonra; Yurdumuz İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Ülke yorgun, ülke hasta ve ülke işgal altındaydı. Ama umutsuz değildi. Çünkü onun bir lideri vardı; Mustafa Kemal Paşa…

Mustafa Kemal Paşa; Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun’a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun’dan Amasya’ya, oradan Erzurum’a ve Sivas’a gitti. Sivas ve Erzurum’da kongreler topladı. Mustafa Kemal Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla ‘Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir’ diyordu. Ve bu inançla Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilcileri – Ankara’da 23 Nisan 1920 günü topladı. Ülke yokluk ve yoksulluk içinde idi. Ancak umutları taze! Milletvekillerinin oturduğu sıralar bu günkü gibi maun deri kaplama koltuklar değildi.

Bir okuldan getirilen kırık dökük sıralardı. Meclis, şimdiki gibi ışıl değildi. Gaz lambası ile aydınlanıyordu, kaloriferlerle ısınıp, bir eli yağda, bir eli balda değildi vekillerin; üstleri başları dökük, yaralı, bereliydiler. Ve onlar, odun bulabilirlerse odun sobası ile ısınıyorlardı… Ve orada Ulusal Kurtuluş Savaşımızla ilgili bütün kararlar alındı. Kimse kimseye ağza alınmaması gereken söylemler söylemeden, kırıp incitmeden. Tek yumruk, tek amaçla kurtuluş mücadelesi verdi… İlk ve en önemli amaç, düşmanı topraklarımızdan atmak… Ve Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde ulusumuz dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi verdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan kurtuluş savaşımız yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.

Ve bu kutlu gün çocuklara armağan edildi. Çocuk demek gelecek demek. Gelecek demek payidar olmak demek. Mustafa Kemal bu yüzden, emaneti çocuklara teslim etti. Teslim edilen şey bir oyuncak değil, bir ülkenin varoluşun, egemenliğini ve özgürlüğünü temsil eden Millet Meclisidir… Bu yüzden çok önemlidir.  Bu yüzden bayramdır, bu yüzden bütün dünya çocukları bu bayramı bizimle birlikte kutlar.

23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine son yıllarda yabancı ulus­ların çocukları da katılmaya başlamıştır. ‘Bugünün küçükleri yarının büyükleridir’ diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan’da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan’da yurdumuz bir bayram alanı olur. Hepimiz çocuktuk ve 23 Nisan bayramın çok özel ve ayrı bir yeri vardı bizim için. Çünkü ayrımındaydık bize bırakılan emanetin niteliğini, öneminin. Gururlu olurduk, ilk başta, bize inanan dünyada eşi benzeri olmayan bir liderimiz vardı. Ve bu bayram için özel giysilerimiz, günler öncesinden hazır olurdu. Şiirlerimizde. Gece alaylarımızda. Ve hep korkardık yağmurun yağmasından…

Ve 23 Nisan ulusal egemenlik bayramınız kutlu olsun sevgili çocuklar. Ve her daim çocuk kalanlar. Bugün ‘23 Nisan neşe doluyor insan!’ diye şarkı söylemek geliyor içimden. Her ne kadar kırık dökük, yaralı bereli ise de yüreğim. Ve rahmetle ve özlemle anıyoruz bize bu günleri armağan edenleri. Ve bu ülke için şehit olmaya devam eden Mehmetçikleri, polisleri.

Ve sevgili okuyucularım 23 Nisan sevinci daim olsun sonsuza dek diliyorum sağlık ve sevgiyle kalalım her zaman ayrımsız gayrımsız. El ele, yan yana yurtta sulh cihanda sulh diyerek. Yase

nün Şiiri

23 Nisan

23 Nisan… / Yurdu koruyan,

Yarını kuran, / Sen çocuğum.

Eskiyi unut, / Yeni yolu tut,

Türklüğe umut, / Sen ol çocuğum.

Bizi kurtaran, / Öndere inan,

Sözünü tutan, / Sen ol çocuğun

Küçüksün bugün, / Yarın büyürsün,

Her işte üstün / Sen ol çocuğum,

Çalışıp öğren, / Her şeyi bilen

Yurduna güven / Sen ol çocuğum.

Hasan Ali YÜCEL

Çocuklar Kardeş Oldu mu?

Daha bir ballanır uyku

Çocuklar kardeş oldu mu

Barışır artık kurt kuzu

Çocuklar kardeş oldu mu.

Düşler denizine doğru

Mutluluk bir yelken açar

Her yürek bir altın pınar

Çocuklar kardeş oldu mu.

Daha bir ışıldar akarsu

Çocuklar kardeş oldu mu

Kucaklaşır batıyla doğu

Çocuklar kardeş oldu mu.

Ne açlık kalır ne korku

Korudaki fidanlar gibi

Sevip sevip birbirini

Çocuklar kardeş oldu mu?

Tahsin SARAÇ

Egemenliğin Tadı

Bundan yıllarca önce,

Talihimiz ters dönünce,

Soldurdular yurdumuzda

Açan bütün çiçekleri,

Önümüzde, ardımızda,

Uçan ölüm böcekleri.

Kan rengindeydi ilkbahar

Bal yapamadı arılar.

Kuş seslerinin yerine

Top sesiyle yankılandı

Yaslı bağlar, sisli dağlar.

İşte böyle bir sırada,

Atatürk’üm Ankara’da

Kurdu yeni bir hükümet.

Egemenliğin tadını,

Tattı o günden bu yana,

Tarihlerin Ay-yıldızı.

Al bayrağında parlayan

Düşmanın bile övdüğü,

Türk adlı büyük millet.

M. Necati ÖNGAY

Atatürk diyor ki:

-Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.

-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

-Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.

-Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.

-Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar yok olur.

Mustafa Kemal ATATÜRK

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here